17 Aralık 2012 Pazartesi

Bizim evin dingili.....

Çok özgür ruhlu bir anneyim,sanırım kova burcu olmamın bunda etkisi de çok büyük ama soyunma özgürlüğüne karşıyım evet resmen karşıyım. Kış geldi havalar soğudu ve bizim kuzunun soyunma fasılları bitmedi gitti. Önce yazlıklar kısa kollular benim tarafımdan kaldırılan en ücra köşeler bulundu ve giyildi. Hatta ben işten geldiğimde "bak anne kısa kollu" cümlesi en sevimli hallerde söylendi ama işin boyutları gittikçe arttı şimdi don- atlet ikilisiyle geziliyor. Hayır ev çok sıcak filan değil en azından Talha haricinde herkes normal kışlık kıyafetlerle geziniyor. Arada düşünüyorum acaba tuhaflık bizde mi diye. Ama yok giyinmiyor asla, bu kadar çıplaklık sonunda doğal olarak grip olmasıyla neticelendi. Geçen hafta sonu kucağımda oturuyor burun foşur foşur akıyor, iki kişi sonunda zorla giydirmişiz perişan haldeyiz. Babası da ben de acayip sinir harbiyle bir saat uğraşarak giydirmişiz paşayı. Babası döndü sinirle "bu dingilin ateşi varmı bir baksana" dedi. Sevgili oğlum bana döndü elini alnıma koydu ve ateşime baktı sağolsun. O dakikadan sonra kaç dakika güldüm bilmiyorum ve hala aklıma geldikçe gülüyorum. Allah iyiliklerini versin hepimizin evlatlarının da bize de akıl fikir versin bu zekayla nasıl baş edeceğiz.

5 Kasım 2012 Pazartesi

Gel de cevap ver şimdiii.....

          Akşam çizgi film seyreden Talha'ya sonunda babane isyan eder ve "Talha ben dizi seyredicem hadi artık çizgi film bitti" der, cevaben Talha çeker şortunu yukarı "Babane diz, diz bu, dizi bu?" kavram karmaşası yaşatmayın bana yaaaa dercesine bize bakarken biz yerlere yatmaktayız gülmekten. Çok yaşa sen Talha....

       Bayramda İstanbul'da olunca İzmir'deki bayram ziyaretleri ilerleyen dönemlere kalıyor. Salı günü Türkan Hala'ya gidiyoruz. Öğlen uykusuna yatmadığı için Talha kısacık yolda hemen bakışlar sabitlenmeye başladı. "Talhacım uyuma bak geldik Halana" dedim. Döndü "Ben uyudu değil. Bak iki gösüm açık, kapalı değil, (ben gülmeye başladığım için bu arada, bana kızarak) sen güldün bana, niye güldün sen bana".... Ama çok komiksiiinnn.

Bir Nebze Talha...

Bizim sabahları işe gitmek için evden çıkmamız her sabah farklı bir terane. Onca kitap okuyup tek karar verdiğim nokta ben evden kaçmadan işe gideceğim olmuştu. Kendisini terkedilmiş hissetmesin di benim için önemli olan. Tam iki senedir bunu elimden geldiğince de yapmaya çalışıyorum. Ama biz yine de hergün farklı bir teraneyle çıkıyoruz evden.
Misal bu sabah; sabahın köründe uynanan oğluşla saatlerde yatakta oyun oynayınca papaz gibi bir saçla iş yerindeyim, neymiş ben sabah kalkıp saç düzleştiriciyle saçlarımı yapacaktım.... hey yavrum heeyyy... Oynadık ettik, konuştuk derken az kaldı işe bile geç kalacaktık ama Allahtan Volkan kapıda ben çıkıyorum dedi de evden çıkabildik. Peki Talha naaptı... Arkamızdan bir su dökmediği kaldı desem yeridir. El sallamalar pencereye koşup bakmalar filan... E ne güzel değilmi, ama beni alıyor bir vicdan azabı çocuğu bırakıyorum acaba gerçekten isteyerek mi gönderdi bizi vs vs... Aslında çocuğun bir sorunu yok sanırım asıl sorun bende  :)). Anne olmak zor zanaatmış anladıımmm.

30 Ekim 2012 Salı

Tarihe Bir Kayıt Ekleyeyim :))

Bu blogu yazma amacımız Talha kuzusu büyüdüğünde ona anı olsun, hatırlayalım dır. Sonuçta söz uçar yazı kalır demiş atalarımız, boşuna dememiştir. Evet oğlum sen işte bir 30 Ekim günü ilk ishalini oldun :)). Anı anıdır. Yavruşum mevzunun ne olduğunu bilmediğinden bu durumun vehametinin kavranması hepimiz için biraz gecikmeli oldu ve gündüz temizlikçinin yaptığı temizlik üstüne anan sabah ezanları okunurken temizlik yapmakta idi. Şu an itibariyle çok şükür iyisin. Seni seviyorum kuzuşum...

3 Ekim 2012 Çarşamba

Çok uykuuumm vaarrr...

Evet ben bu kelimeleri duydum ve evet kulaklarıma inanamadım... Talha "Benim çok uykum var" dedi. İşte sonuç;


 Ayıcık ve yastık alınıp yan yana yatılır....


 Sonra şebeklik başlar....


       Anne, "Ama uyumadın" dediğinde laf olsun gözler kapanır.... Ve sonra şebekliğe yine devam... Uyku yine yalan olur....

TATİL SEZONU DEVAM...


Tatil sezonu fotograflarımız seferihisar haftasonları ile devam ediyor

Gecenin bir saatinde Sığacık'ta lunaparktayız. Neden acaba....


        Seferihisar'da gittiğimiz bu koy yolu olmayan sadece teknelerin yanaşabildiği bir koy muhteşem bir deniz pırıl pırıl balıkları kıyıda otururken görebiliyorsun ve bir o kadar da soğuk bir su buzdolabında oturuyormuşsunuz hissiyatı veriyor ama allahtan hava çoookk sıcak olduğundan dışarı çıktığınızda kan dolaşımızının düzene girmesi çok zaman almıyor..






Peki biz buraya nasıl mı gidiyoruz tabikiiiii olmayan yollardan dağlardan ve kayaların üstünden off road yaparak :)


UZUUUNNNN BİR TATİL SEZONU

Bu sene Mayıs'ta Kapadokya-Konya ile başlayan gezi sezonumuz hafta sonları Çeşme- Seferihisar deniz- güneş olarak devam ederken 3 günlük bir Çeşme tatili ile devam etti.. Bu oğluşun ve bizim çocuklu ilk otel deneyimimiz olması hasebiyle yeni bir bakış getirdi hayatımıza. Bizdeki en büyük problem sanırım yemek üç gün boyunca açık büfe bir otelde sadece çikolatalı ekmek yiyerek yaşayan ve gün boyunca havuz ve deniz arasında gezinen bir varlıktı bizim kuzu. Bu kadar az girdiye rağmen bu kadar enerjik olmanın teknolojisini bir tesbit etseler ben kesinlikle dünyanın geleceğinin kurtulacağını düşünüyorum.Efendimmm gelelim fotograflara..


Çeşme Ilıca'da bulunan Radisson Blu otel kesinlikle çocukla gidilebilecek bir mekan. Herkes sanırım benim gibi düşündüğünden olsa gerek acayip çocuklu aile var ve bundan dolayı da çocuklar için ayrı bir yemek menüleri ve stantları var. Antalya daki otellerde bulunan animasyonlar ekstra gürültüler hiç yok ama muhteşem bir denize sahip ve talhayı içinden bir türlü çıkaramadığımız biri çocuk olmak üzere iki havuzu dinlenmek ve kafa dinlemek için çok güzel bir mekan.




Havuzda arkadaş bulup onun oyuncağına karşılık kıymetli kepçesini arkadaşına veren engün yürekli oğlum :)

Çeşme'de Gün Batımı.....

              
                         Bu ayaklar mı tabiki Baba'ya ait hangi anne tatilde böyle oturabilir ki :))

10 Haziran 2012 Pazar

Güzel Atlar Ülkesi..... Part 1

Vakıf Haftasının son iki günü Kapadokya ve Konya turu olarak düzenlenmişti bu sene. Taha'nın yorulması olasılığını çok düşünüp sonunda hadi bir deneyelim gazımla gitmeye karar verdik. Hiç otobüs yolculuğu yapmamış olan Talha'da sanki içine doğmuş gibi günlerdir püfe püfe (otobüs) diye sayıklayıp duruyordu. Cuma gecesi binilen otobüslerde ertesi sabah ilk durağımız Ihlara Vadisi idi. Girişteki canhıraş kalabalığı gören Talha'yı içeri sokmak için biraz ikna etmek gerekse de sonunda vadinin içine indik. Şaka değil 450 merdiven aşağı yukarı, perişan olmamak içten değil...
Ihlara Vadisinden yukarı çıkarken 450 merdiven bitmediiiiiiiiiii....



Uğur'u gören Talha yukarı çıkarken su koyverir ve hoop yere oturur.


Fonda peri bacaları ve otobüsteki diğer arkadaşlar :)
Seyir tepesi ve dilek ağacı
Göreme açık hava müzesine maalesef paşamızın inadı tuttu ve giremedik onun yerine kahve de şaklabanlık yaptık

Aralarda inatlaşsa da yaşına göre çok problemsiz bir yolculuk geçirtti bize oğluş. İnsanlarla kaynaştı hatta yolculuk sonunda beni bırakıp arka tarafta kızlarla seyahat etti hatta çoğunlukla. Tüm molalarda ki saat kaç olursa olsun, ne zaman uyumuş olursa olsun hepsinde indi mola yerlerini gördü muhakkak. İki günlük o koşturmacada nerdeyse gık demedi diyebilirim. 


Burası bana ait nasıl yani demeyin adı üstünde SULTANHAN



Tuvalet Eğitimi

          Cuma gününden itibaren (hatta saati bile belli 17.00) uykudan uyanan kuzu bez bağlatmak istemez babanesine ve bizim oğlanın tuvalet eğitimi kendisinin kararı münasebetiyle başlatılmış olur. Vatana millete hayırlı olmasını diler, saygılar sunarııızzz :).
       Etraftaki insanların türlü yorumları olsa da ben Talha'nın kendisinin belli bir olgunluğa erdiğinde çok problemsiz sorunsuz bu tarz hedefleri başaracağını düşünüyorum. Mesela bunun gibi emzik de çok sıkıntı yaratacağı işte bıraktımam gerektiği vs vs şeklinde bir sürü söz dinlerken nisan ayı ortalarında iki emziğini de dişleyip oğlum bu olaya kendisi noktayı koydu. Ha tabiki aradı, bence yoksunluğunu uykuya geçme sırasında hala çekiyor ama bize hiç sorun çıkarmadı bir iki "nım nım diii" istediğinde" kırıldı"  cevabını alan kuzum "BİM AL" (Bim den al)  deyip yola devam etti. Aslansın sen oğluuumm.. Kararlı bir çocuk her zaman dediğim gibi :)

31 Mayıs 2012 Perşembe

Vakıflar Haftasında bir maskot :)



7-13 Mayıs Vakıflar Haftası münasebetiyle bizim kurumun etkinliklerimiz vardı. Bu sene özellikle Ege Orman Vakfı ile Çeşme'ye giderken Talha'yı da götürdüm.Herkesin maskotu oldu, Özellikle konuşmalar yapılırken Talha ilk bulduğu fideyi dikmeye koyulmuştu bile....

Tüm dikilen fideleri tek tek suladı ama... Tüm fidelerin can suyu bu sene Talha'dan...


Sonrasında kahvaltı yaptık..




Ve dönüş yolu yorgunluktan perişan düşen oğluşşşş



İlk traş




7 Ocak 2012 Cumartesi

İŞTE ÖYLE...

Çok uzun zaman oldu buraya bişeyler yazmayalı. İnşallah geçtiğini umduğumuz uzun bir hastalık dönemi geçirdik hatta bu zamana kadar yaşadığımız en uzun süreçti ki hala tedavi devam ediyor. Üç hafta önce ailecek grip olmamızla başlayan serüven küçük kuzumun tam üç haftasına mal oldu üç gün iyi iki gün kötü şeklinde ataklar oldu umuyorum artık bitmiştir inşallah rabbim daha beterlerinden saklasın. Çaresiz kalıyorsunuz bir de talhanınilaç içmeme konusundaki inadı hepimizin sabrını denetti yani o cinsten. Kış mevsiminin kendini iyiden iyiye hissettirdiği şu zamanlarda birde parka gitme aşkımız var ki sormayın gitsin her gün sözveriyorum yağmurlar bitsin gidecegiz diye, mübarek hafta sonu yağıyor bolca.
2012 yılına hastalıklarla girdik bir sene daha devirdik ömrümüzden gelecek hayırlar ve güzellikler getirsin inşallah cümlemize AMİN....